İklim değişikliğinin mahsul fenolojisi ve verimi üzerindeki etkisi
İklim
değişikliği küresel tarımı nasıl etkiliyor?
Bu konunun önümüzdeki dönemde çok fazla tartışma yaratmaya devam edecek zor bir soru olduğu açıktır. İklim değişikliği şu anda insanlığın karşı karşıya olduğu küresel düzeyde en büyük temel çevresel sorundur ve tüm tarım endüstrisini riske sokan önemli bir risk taşımaktadır.
Küresel ısınma çok sayıda ürünün fenolojisini değiştirdiği gözlemlenmeye başlamıştır. Bu durum insanlığı küresel düzeyde bu yeni senaryoya uyum sağlamak amacıyla dikkatli bir şekilde takip ederek yeni tarım teknikleri geliştirmeye zorlamaya başlamıştır.
Öncelikle Aşağıda Belirtilen İklim değişikliğinin temel etkileri ve sonuçları nelerdir Sorusuna Cevap aranmalıdır, Bunlar aşağıdaki şekilde özetlenebilir.
- Küresel
iklim dengesizliklerinin ortaya çıkmaya başlaması,
- Deniz seviyesindeki artış (buzulların erimesinden kaynaklı).
- Aşırı
hava olayları ve su baskınları
- Sıcak hava dalgalarının artmaya başlaması,
- Kuraklık
ve çölleşme
- Toprak
bozulması
- Zararlıların ve hastalıkların kalıcı hale gelmesi,
- Ekosistemlerde bozulmaların artması,
Ancak
iklim değişikliği diğer krizlerden farklı değil: Birçoğu küresel ısınmanın
etkilerinden muzdarip olsa da, bazıları aslında bundan doğrudan veya dolaylı
olarak yararlanıyor. Örnek olarak şarap sektörünü ele alalım. Geçtiğimiz birkaç
yılda üzüm asması yetiştiriciliği yavaş yavaş ekvatordan daha uzak, daha yüksek
rakımlı ve geleneksel olarak daha az güneş radyasyonuna sahip alanlara
kaydırıldı. Bu yer değiştirme ve yeni çeşitlerin geliştirilmesi, İngiltere ve
Almanya gibi ülkelerde bağcılığa uygun alanların artmasına neden olmuştur.
Bu arada, suyun daha kıt olduğu bölgeler çölleşme eğilimi gösteriyor ve suyun korunması için gerekli olan sürdürülebilir yönetim uygulamalarının benimsenmesi yetersiz kalıyor.
Örneğin,
İspanya veya İtalya'da bağcılığa uygun alanların yaklaşık %90'ı sadece birkaç
on yıl içinde sona erecek. Üstelik Paris Anlaşması'nda belirlenen küresel
ısınmayı 2 °C'nin çok altında sınırlama hedefine ulaşsak bile, geleneksel
bağcılık alanlarının yaklaşık %56'sı bu faaliyet için yine de uygun olmayacak.
Olumsuz
görünüme rağmen iklim değişikliğine uyum sağlamamıza ve iklim değişikliğiyle
mücadele etmemize yardımcı olabilecek çeşitli stratejik önlemlerimiz var:
- Olumsuz
hava koşullarına ve yüksek sıcaklıklara daha dayanıklı yeni çeşitlerin
geliştirilmesi.
- Bitki
uygunluğunu iyileştirebilecek yeni çözümler geliştirmek amacıyla
biyoteknolojinin tarıma uygulanması.
- Daha
kuzeyde, geleneksel çeşitlerin üretiminin sürdürülebileceği yeni ekim
alanları.
- Bazı
yazlık mahsullerin ekim zamanının sonbahar/kışa ertelenmesi.
Peki
küresel ısınmanın bitkisel üretim üzerindeki gerçek etkisi nedir?
Sıcak
mevsimlerin uzadığı göz önüne alındığında, birçok üründe filizlenmenin ve bunun
sonucunda çiçeklenme aşamalarının hızlanması potansiyel bir etki olabilir.
Dolayısıyla özellikle Kuzey Avrupa ve Amerika'da üretim artabilir.
Bununla
birlikte, bazı türlerin kış uykusundan "uyanmak" için minimum soğuk
saatlere (7 °C'nin altında) ihtiyacı vardır. Bu durumlarda, daha kısa soğuk
mevsimler yetiştirici için sorun teşkil etmektedir.
Atmosferdeki
CO2 seviyelerindeki sürekli artış, aynı zamanda yaban
hayatı ekosistemlerinde önemli değişikliklere yol açan iklim değişikliğinin de
temel nedenlerinden biridir.
Günümüzde
dünyanın tüm bölgeleri 33 yıl öncesine göre %40'a kadar daha yeşil. O zamandan
bu yana Dünya'nın bitkisel kütlesi yalnızca %4 oranında azaldı.
Bunun
nedeni, CO2 tükenmesini azaltmak ve sera bitkilerinin verimini
artırmak için kullanılan yaygın bir teknik olan karbonik gübrelemedir .
Ancak bu etki aynı zamanda atmosferdeki CO2 seviyesinin
artması nedeniyle istemeden de olsa küresel ölçekte ortaya çıkıyor.
Atmosferdeki karbondioksit artışının tek faydası da bu olacaktır; Bunun ötesinde, iklim değişikliğinin etkilerini artıran bu gazın emisyon ve emilim oranları arasındaki dengesizlik nedeniyle yalnızca dezavantajlar bulabiliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz İçin Teşekkürler