AYÇİÇEĞİ (Helianthus annuus)
Ayçiçeği ülkemizin önemli yağ bitkilerinden birisi olup olup tüketilen yağ çeşitleri içerisinde 1. Sırada yer alır. Resmi istatistiklere göre bitkisel ham yağ üretiminin %50'si ayçiçeğinden karşılanmaktadır. Türkiye’deki ayçiçeği ekilen alanlarının çoğunluğu Trakya Bölgesinde olmakla birlikte özellikle son yıllarda Konya ve civarında da önemli artış göstermiştir. İklim İstekleri
Yıllık ortalama 700-800 mm, yetiştirme döneminde ise 350-400 mm ortalama yağış alan bölgelerde sulama yapılmadan yetişebilen bir bitkidir.
Tohumların çimlenebilmesi için toprak sıcaklığının ortalama 8-10 °C, gelişmesi için ise 15-25 °C olması gerekir, +4 °C’nin altındaki sıcaklardan ise olumsuz şekilde etkilenir.
Ayçiçeği bitkisi ilk iki yaprağın çıktığı dönemde -5 °C derecedeki düşük sıcaklıklara kadar dayanabilir. Bitkinin düşük sıcaklıklara direnci ise 6-8 yapraklı döneme kadar kademeli olarak azalır. Yetişme ortamı şartlarına olan adaptasyon kabiliyeti birçok bitkiye göre daha yüksektir. Ayçiçeği tarımında iyi bir ürün için optimum 21-24 °C gündüz hava sıcaklığına ihtiyaç duyar.
Toprak Hazırlığı
Toprak işlemenin amacı;
- Tarlada kalmış bitki artıklarını toprağa karıştırmak,
- Yabancı otları yok etmek,
- İyi bir tohum yatağı hazırlamak,
- Çimlenme ve büyüme için uygun rutubet, havalanma ve sıcaklığı sağlamak.
Yukarıda sayılanları sağlamak için ayçiçeği ekilecek tarla bir önceki mahsul kaldırıldıktan sonra mümkünse sonbaharda ve iklimsel olarak uygun bir zamanda 20-25 cm. derinlikte sürülür. Ayçiçeği tohumları düzgün bir çimlenme için nemli bir tohum yatağı ister. Bunu sağlamak için ise tarla, İlkbaharda toprak tava geldiğinde önce kazayağı-tırmık kombinasyonu ile 10-15 cm derinlikte işlenerek ekime hazır hale getirilir. Her 4-5 yılda bir pulluk taban katmanın 50-60 cm derinliğinde dip kazan çekilerek kırılması gerektiği de unutulmamalıdır.
Çeşit Seçimi
Türkiye’de toplam 60 civarında tescilli ayçiçeği çeşidi vardır. Bunlardan en çok kullanılan bazıları şunlardır; Sanbro, Tar-San-1018, Alhaja, Sirena, Tunca, Paktol, C 70165 ve P- 63 F 73. Ekilecek Çeşidin seçiminde; bölge, iklim ve toprak koşullarına uygunlukla beraber yağ oranın yüksek olması da dikkate alınmalıdır.
Ekim Zamanı
Ekim zamanı tarlanın toprak ısısı ile ilişkilidir. Çimlenmenin iyi olabilmesi için toprak ısısı en az +8-10 °C olmalıdır. Ayçiçeği üretimi için iklim koşulları uygun olduğu zaman ekimin erken yapılması, ayçiçeğinin kış ve ilkbahar yağışlarından daha iyi faydalanmasını sağlar. Dolayısıyla verim miktarına müspet etki eder. Ekim zamanını belirlemede o yılın iklim durumu etkili olmaktadır.
Tohum Miktarı ve Ekim
Pnömatik mibzerler ile dekara 500 g’dan fazla tohum kullanılmamalıdır. Ekimde başarının ilk şartı uygun bir tohum ekimidir. Ekim yapılırken; toprak yapısı, sulama durumu, gübreleme, çeşit ve bölge göz önünde bulundurulmalıdır.
Ekim kesinlikle toprağın nem olarak tavda olduğu bir dönemde yapılmalıdır. Toprakta yeterli nem yoksa tarla ekim öncesi yeteri kadar sulanarak tarla tavına getirilmeli ve ekim ondan sonra yapılmalıdır. Bu şekilde çimlenmede problem yaşanmaz.
Tavsiye edilen sıra arası ve sıra üzeri mesafeler bölgelere, çeşide ve toprak koşullarına göre değişmekle birlikte genel olarak sulu şartlarda dekarda 5.500-6.000 bitki olacak şekilde sıra arası mesafe 70 cm ve sıra üzeri mesafe 24-28 cm olmalıdır. 45 cm sıra üzeri mesafe uygulandığında sıra üzeri mesafe 28-32 cm arası olması uygundur. En uygun ekim derinliği ise tavlı toprağa 3-4 cm. dir.
Çapalama
Ayçiçeği bir çapa bitkisidir. Bundan dolayı, yabancı ot mücadelesi kimyasal yolla ve çapalama şeklinde yürütülmelidir. Sıraların belli olmasından sonra, bitkiler 10-15 cm boylandığında (4-6 yaprak devresi) ilk çapa yapılır. Eğer iş gücü uygun ise makineli ara çapasından sonra sıra üzerinde kalan otların el çapası ile temizlenmesi gerekmektedir. Bitkiler 40-50 cm boya geldiğinde 2. Çapa işlemi ile birlikte boğaz doldurma işlemi yapılmalıdır.
İyi bir boğaz doldurma işleminin sağlayacağı avantajlar;
- Bitkinin kök bölgesindeki tavı uzun süre muhafaza etmesini sağlar.
- Sulama yapılan yerlerde veya gevsek zeminlerde yatmaya karşı bitkinin mukavemetini arttırır.
- Bitkinin kök bölgesinde yabancı ot çıkışına nispeten engel olur.
Toprak İstekleri
Yeterli miktarda nemli, humusça zengin toprakları seven bu bitki asidik topraklara karşı hassastır. Toprak tipi yönünden çok seçici olmamasına rağmen organik maddece zengin, derin ve su tutma kapasitesi yüksek topraklarda daha iyi gelişir. Kumlu topraklardan ağır bünyeli killi topraklara kadar drenajı iyi topraklarda tarımı yapılabilir. Ayçiçeğinin tuzluluğa karşı toleransı az olup bu şartlarda tohumların yağ kapsamı düşmektedir. Toprakta %1-2 düzeyinde bulunacak tuz konsantrasyonu çimlenmeyi önemli oranlarda düşürmektedir. Ayçiçeği, pH’sı 6-7,2 arasında olan topraklarda iyi yetişir. Toprak istekleri yönünden seçici olmayan ayçiçeği bitkisi geçmişte hafif bünyeli ve derin olmayan topraklarda yetiştirilmiştir. Ancak getirisi yüksek olduğundan günümüzde verimli topraklarda yetiştirilmektedir. Dünyada en iyi yetiştirildiği yer Rusya’nın yüksek organik maddeli, nötr veya alkalin pH’lı, iyi fiziksel yapılı, besin elementlerince, özellikle potasyumca zengin çernozyem topraklardır. Optimum şartlarda ürün miktarı 550-600 kg/da kadardır. Ancak hastalık ve zararlıların etkisi, su stresi vb. gibi faktörlerin etkisiyle ortalama verim 300 kg/da civarında kalmaktadır. Kuru şartlarda ise ürün miktarı 200 kg/da civarındadır.
Ön bitkinin hasadından sonra ayçiçeği ekimi düşünülen tarla kulaklı pulluk ile 20-25 cm derinlikte sürülmelidir. Bu ilk sürüm her yıl farklı derinlikte yapılırsa pulluk tabanı oluşumu önlenir. İlk sürümden sonra, düşen yağışlar nedeniyle tarlada önemli bir otlanma görülürse, bu otlar kazayağı ile toprağı 10-15 cm derinlikte işleyerek yok edilmelidir.
Gübreleme
En doğru gübreleme tavsiyeleri toprak ve yaprak analiz sonuçlarına göre belirlenmelidir, tarlaya verilecek gübre çeşit ve miktarları ile verilme zamanları toprak analiz sonuçları, bitki türü ve iklim koşullarına göre değişir. Ayçiçeği ekiminden 1 ay önce tavlı bir zamanda zikzaklar halinde yürünerek tarlayı temsil edecek şekilde birkaç noktadan, 0-30 cm’lik üst toprak katmanından alınan örnekler temiz bir yerde karıştırılıp 1 kg’lık örnek halinde poşetle tam teşekküllü bir toprak tahlil laboratuvarına gönderilmelidir. Tarlada toprak örneklenecek noktada yüzeydeki bitki artıkları, taş, çakıl vb. hafifçe sıyrıldıktan sonra temiz bir bel aleti ile V kesitli çukur açılır. Çukurun bir kenarından 2-3 cm kalınlığında bir toprak kütlesi alınarak poşete, tanıtıcı bilgi kartı ile beraber konur. Bilgi kartına örneği alanın adı-soyadı, görevi, arazi sahibinin adı-soyadı, örneğin alındığı yer, araziye geçen yıl ne ekildiği, bu yıl ne ekileceği, alınan ürünün durumu ve kalitesi, arazinin sulu veya kurak olduğu, sulu ise mutlaka sulama yöntemi vb. gibi bilgiler yazılmalıdır. Yol kenarları, ağaç dipleri, harman yerleri, hayvan yatmış yerler, su birikmiş, sel basmış yerler, önceden gübre yığılmış yerler ve sap, kök ve yabancı ot yakılmış alanlardan toprak örneği alınmamalıdır.
HASTALIK VE MÜCADELE
1-Beyaz Çürüklük Hastalığı
Salma sulamanın yapıldığı ve üst üste sürekli olarak ayçiçeğinin ekildiği tarlalarda beyaz çürüklük hastalığı görülür. Beyaz çürüklüğe Sclerotia sclerotiorum adında bir mantar sebep olmaktadır. Mantar sadece ayçiçeğini değil, diğer birçok tarla bitkisini, orman ürünlerini, sebzeleri, süs bitkilerini ve çalı tipi bitkileri de hastalandırır. Tarla bitkileri içerisinde baklagiller, kolza, keten, şeker pancarı, patates, soya ve yonca başta gelenleridir. Bununla birlikte hububat ve birçok taneli bitki bu mantar için iyi bir konukçu değillerdir. Tarla bitkileri içerisinde bu hastalığa karşı en hassas olan bitkilerden birisi ayçiçeğidir. Hastalıkla bulaşık olan yerlerde iklim koşulları uygun giderse ayçiçeği bitkisi bu hastalıktan çok zarar görür. Hastalık etmeni bitkiye fide döneminden tanenin olgunlaşmasına kadar olan her devresinde bulaşabilir. Etmen bitkinin kök, gövde ve tablasını hastalandırabilir.
Mantar bitkiyi fide döneminde yakalarsa bitkilerde çökmelere neden olur ve bitkiler genç fide döneminde ölürler. Daha iler ki dönmelerde bitkinin kök ve gövdesini hastalandırdığında meydana getirdiği çürüklük bu kısımlarında kahverengi yumuşak ve ıslak çürüklük şeklinde kendini belli eder.
Hastalığa yakalanan bitkinin sap ve öz dokusu kuruyarak iletim demetleri devre dışı kalır ve bunun sonucunda bitkilerde ani solgunluk durumu gelişir. Gövde enfeksiyonuna yakalanan ayçiçeği bitkileri kuvvetli bir rüzgar estiğinde gövdelerde oluşan halkaların bulunduğu yerlerden kolayca kırılırlar. Bu şekilde enfekte olan ayçiçeği bitkileri çoğunlukla solar, bu bitkinin sapından tutup yukarı çektiğimizde topraktan kolayca sökülürler. Sökülen sap ve köklerinin çepeçevre ve biraz kalınca çürümüş mantar tabakasıyla kuşatılmış olduğu görülür. Bu oluşum sapın toprak yüzeyinden 7-25 cm yukarısına kadar olan kısımlarına kadar ulaşır.
Hastalığa yakalanan tablalarda beyaz bir çürüklük gelişir. Beyaz küf mantarıyla çok yoğun bir şekilde hastalanmış ayçiçeği tablası parçalanmış lif dokusu haline gelmiş bir iskelet görünümündedir. Ayçiçeğinin tabla kısmı fırça görünümlü bir hal alır. Hastalık etmeni hangi organı hastalandırırsa hastalandırsın hastalıklı dokularda bol miktarda sklerotlar (mantarın kötü koşullara dayanıklı ve hastalığın yıldan yıla geçişini sağlayan siyah sert yapılı dokularıdır) meydana gelir. Bu sklerotlar fungusun kışlamasını sağlarlar. Hastalıklı bitki artıklarıyla toprağa karışan sklerotlar hem tarlada hastalığın artışına neden olurlar, hem de mantarın uzun yıllar toprakta canlı kalmasını sağlarlar.
Mücadelesi
A-Kültürel Mücadele
1. Temiz tohum kullanılmalı2. Dayanıklı çeşit ekilmeli
3. En az 2-3 yıllık münavebe uygulanmalı. Münavebede tahıllara öncelik verilmelidir.
4. Taban arazilerde aşın sulamadan kaçınılmalı, salma sulamadan sakınılmak.
5. Hastalıklı bitki artıkları sökülüp, yakılarak imha edilmeli,
6. Sık ekimden sakınılmalıdır.
B-Kimyasal Mücadele
Topraktan gerçekleşen enfeksiyonlara karşı yapılacak olan tohum ilaçlaması bitkileri belli bir dönem hastalığın etkisinden koruyabilir. Ancak daha ileriki dönemlerde topraktan skleroitial enfeksiyonlara karşı mantar ilacı uygulamasının pek faydası olmaz. Ancak bitkinin toprak üstü organlarında (çiçek, tabla, gövde) meydana gelebilecek enfeksiyonlara karşı koruyucu mantar ilacı uygulaması yapılabilir. Böyle bir durumda Dicarboximide grubu fungisitler (Tprodione, Vinclozoline, Procymidone vb.) ile Carbendazim kullanılabilir.
2-Canavar Otu (Orobanche spp.)
Tam parazit bir yabani ot olan canavar otunun yeşil yaprakları yoktur, dolayısıyla klorofil içermezler ve fotosentez yapamazlar. Bu nedenle yaşamı konukçudan alacağı besin ve suya bağlıdır. Ayçiçeği, tütün, domates, patates mercimek ve bakla gibi bitkiler canavar otunun en çok sevdiği bitkiler olup bu bitkilerde önemli zararlara neden olur.
Çiçekli bitkiler içerisinde dünyadaki en küçük tohumlu bitki olan canavar otu tohumlarının çimlenebilmesi için mutlaka tercih ettikleri konukçu bitkiden uyarıcıların gelmesi gerekmektedir. Uyarıcıların gelmesiyle birlikte uygun sıcaklık ve nemde oluştuğu zaman canavar otunun tohumlan çimlenerek ayçiçeği bitkisinin köküne doğru çim borucuğu denilen yapısını uzatır ve ayçiçeğine bağlandığı noktada kalınlaşarak emme noktaları oluşturur ve böylece ayçiçeğinden besin maddelerini almaya ve gelişmeye başlar.
Toprak altında geçirdiği 30-100 gün boyunca sürekli bünyesine besin maddeleri depo eder ve daha sonra toprak yüzeyinde görülmeye başladıktan sonra ise, çok kısa bir sürede büyüyerek çiçek ve meyvelerini oluşturur. Bir canavar otu 5 000-100 000 arasında tohum üretir ve bu tohumlar canlılığını yitirmeden 10 yıl süre ile toprakta kalabilirler.
Mücadelesi
A-Kültürel önlemler
Özellikle domates ve patates tarımının yapıldığı tarlalarda bu yabancı otun yoğunluğunda artışların olduğu görülmektedir. Bunun içinde ayçiçeği tarımı yapan ve yeni yapmaya başlayacak olan üreticilerin patates ve domates yerlerine ayçiçeği ekecekleri zaman tarlanın bu yabancı otla bulaşık olup olmadığını dikkate almaları gerekir. Eğer önceki yıllarda tarlada canavar otu bulaşıklılığı yoksa o zaman bu tür tarlalarda ayçiçeği yetiştirebilirler, bulaşıklılık varsa bu tür tarlalarda en az 4-5 yıl canavar otunun konukçusu olmayan (Buğday, şeker pancarı, mısır, yonca vb.) bitkilerle münavebe yaptıktan sonra ayçiçeği tarımına başlamaları gerekir. Bunun dışında;
- Ayçiçeği ekiminden önce tarla derince sürülmeli. Böylelikle toprak yüzeyindeki ot tohumları derine gömülmüş olur ve ayçiçeğine ulaşmaları zorlaşır.
- Dayanıklı ayçiçeği çeşitlerinin kullanımına özen gösterilmelidir,
- Tarlada görülen canavar otları çiçeklenmeden önce elle yolunup, ayrı bir yerde yakılmalıdır.
B-İlaçlı mücadele
Bugün için canavar otunun (Orabanş) sadece ayçiçeği, kırmızı mercimek ve tütünde ilaçlı mücadelesi vardır.
Ayçiçeğindeki canavar otunun ilaçlı mücadelesi Tmazapic SL10 etkin maddesini içeren ruhsatlı Oraban 10 SL isimli yabancı ot ilacı kullanılarak iki seferde yapılmaktadır. Birinci ilaçlama, ayçiçeği bitkisinin 8-10 yapraklı döneminde, ikinci ilaçlama 14-16 yapraklı döneminde yapılmalıdır. İlacın uygulama dozu dekara 37.5 ml’dir. İlaçlama dekara 20-40 L su ve 1100 yelpaze tipi meme kullanılarak yapılmalıdır. İlaçlamada ilacın etiketindeki uyanlara uyulmalıdır.
AYÇİÇEĞİNİN SULANMASI
Ayçiçeği bitkisi bir yetişme mevsiminde 550-600 mm civarında su tüketmektedir. Suya en çok duyarlı olduğu dönem tabla oluşumu, çiçeklenme başlangıcı ve danelerde süt olumu başlangıcı dönemidir. Yetişme sürecinde (yağmur hariç) toprağa verilecek 450-500 mm’lik su (450-500 ton/da) en iyi verimi alabilmek için yeterlidir. Sulamada esas olan topraktaki nem açığının kapatılmasıdır. Ayçiçeği ekimi toprak tavlı iken yapılmalıdır. Toprakta nem yoksa çıkış için sulama yapılmalıdır.
Ayçiçeği, bitki olarak en yoğun su tüketimi; çiçeklenmeden 20 gün önce ile çiçeklenmeden 10 gün sonraki devrelerde olmaktadır.
Eğer 1 su verilecekse; Çiçeklenme başlangıcında,
Eğer 2 su verilecekse; 1. su tabla çapı 4-6 cm olduğu devrede, 2. su çiçeklenme zamanında verilmelidir.
Eğer 3 su verilecekse; yukarıda belirtilen 2 sulama durumuna ek olarak çiçeklenmeden 10-15 gün sonra 3. su verilebilir. Verilecek sulama suyu topraktaki nem açığını kapatacak miktarda olmalıdır.
Ayçiçeği bitkisinin sulanmasında kullanılan yöntemler, yağmurlama, karık ve damla sulama yöntemidir. Damla sulama yöntemi ayçiçeği sulamasında kullanılabilecek en iyi yöntemdir. Toprak-Bitki-Su ilişkisi göz önüne alınarak damla sulama sistemi projelendirilmelidir.
Bu sulama yönteminde bitki istediği suyu kök bölgesinde her zaman hazır halde bulduğundan kuraklık stresine girmemekte ve daha iyi gelişerek bol ve kaliteli ürün vermektedir. Yağmurlama sulama yöntemi kullanılacaksa başlık aralıkları toprak özelliklerine göre yerleştirilmelidir. Seçilecek başlıkların özellikleri mutlaka toprak özelliklerine uygun olmalıdır. Özellikle çiçeklenme öncesi ve sonrası dönemlerde yağmurlama sulamadan kaçınılmalıdır. Yağmurlama sulama yöntemi Ayçiçeği yüksek boylu bitkilerin sulanmasında kullanıldığında su dağılımı homojen olmamaktadır. Karık sulama yönteminde ise karık boylan toprak özelliklerine göre belirlenmelidir.
Hasat
Ayçiçeği hasadı biçerdöver ile yapılır. Ayçiçeği, havaların sıcak veya yağışlı gitmesine ve çeşidin erkencilik durumuna bağlı olarak çiçeklenmeden 45 ile 60 gün sonra hasat olumuna gelir. Ayçiçeği hasat olumuna geldiğinde bitkilerin sap, yaprak ve tablaları tamamen kuruyup kahverengine dönüşür.
Hasat öncesi ayçiçeği tablalarındaki danelerinin rutubeti %9.5’i geçmemelidir. Rutubet yüksek olduğunda hasat edilen ürünün kurutulması gerekir. Ayrıca hasadın fazla geciktirilmesi kuş zararını ve tane dökülmesini artırarak kayıplara neden olabilir. Emniyetli bir depolama için ayçiçeği danelerinin rutubeti %9.5’i geçmemelidir
Hasat Kriterleri:
1. San çiçekler kurumuş ya da ölmüş olmalıdır.2. Fertil çiçeklerin büyük bir kısmı dökülmüş, taneler ortaya çıkmıştır.
3. Gövde kahverengine yakın renkte olmalıdır.
4. Tablaların kenarındaki koruyucu yapraklar kahverengi renk almalıdır.Ayçiçeği tablasının arkası ve tabla kenarındaki yapraklarının %50'si kahverengi renge dönüştüğünde, bitkiler hemen hemen çiçeklenmeden 1-1.5 ay sonra tane nemi %35'e ulaştığı zaman fizyolojik olgunluğa erişmiş olur. Ancak hasadın yapılabilmesi için tablanın, gövdenin ve yaprakların tamamen kahverengi renge dönüşmüş olması ve tanedeki nem oranının %9-10'a düşmesi gereklidir. Çünkü ayçiçeği yağlı tohuma sahip olduğu için yüksek nemde depolandığında, taneler kısa zamanda kızışır ve bozulur. Bu nedenle hasatta tane neminin %10’un altında olması son derece önemlidir.
Depolama
Ayçiçeği ürününün depolanacağı depoların çok iyi havalanabilir olması ve yığın yüksekliğinin maksimum 1.5 m olması gerekmektedir. Depolanacak üründe maksimum %9 nem olmalıdır.
Kuş Zararı
Ayçiçeği bitkisi kuşlar tarafından çok sevilen bir bitki olup bazı tarlalarda kuş zararı % 80’lere ulaşabilmektedir. Kuş zararına karşı tablalarını yere çeviren çeşitleri tercih etmek gerekmektedir. Bununla beraber bir bölgede ayçiçeği tarımı yapılacak ise toplu ekilişlerin tarla başına düşecek kuş zararını dağıtabilmek için tercih edilmesi gerekmektedir. Tek başına ayçiçeği tarımı yapılmamalıdır. Kuş zararına karşı tavsiye edilen kimyasal mücadele metodu yoktur.
No comments:
Post a Comment
Yorumunuz İçin Teşekkürler